ana sayfa | özgeçmis | iletişim       

 

 

Kültegin Ögel  

 

Rehabilitasyonda Risk İhtiyaç Uygunluk Modeli

Hükümlüler için oluşturulacak bir iyileştirme modeli uygulanacak müdahalelerin amaçlarını belirlemeli, temel varsayımlar ve klinik hedefleri ortaya koymalıdır. Ayrıca bu amaç ve varsayımlar doğrultusunda tedavinin nasıl ilerlemesi gerektiğini belirlemesi gerekmektedir (Bonta ve ark, 2000). Etkili iyileştirme faaliyetlerinin altı temel ilkesi şu şekilde sıralanmıştır (Ward ve Maruna, 2007):

  1. Bilişsel davranışçı bir temel
  2. Yapılandırılmış seanslar
  3. Eğitimli ve yetkin personel tarafından uygulanması
  4. Program bütünlüğünü sağlamak için programı geliştiren kişiler tarafından öngörüldüğü gibi uygulanması
  5. Bir kılavuza dayanması
  6. İyileştirme faaliyetlerinin amaçlarına bağlı personelin bulunduğu kurumlarda uygulanması

Bu faaliyetlerin değerlendirilmesi ile ilgili çocuk/genç adalet sistemi üç sonuç üzerinde durmalıdır:

  • Suç işleme/yeniden suç işleme: gencin yeniden suça karışma ya da daha başka suçlar işleme ihtimalidir.
  • Başkalarına ciddi zarar verme: gencin başka kişileri ciddi şekilde zarar verme riskidir (ör. ciddi şiddet içeren veya cinsel suçlar)
  • Hassasiyet: gencin bir şekilde kendi davranışları veya başkalarının davranışları veya yönlendirmesi ile zarar görebilme ihtimalidir.

RİSK-İHTİYAÇ-UYGUNLUK MODELİ

İyileştirme modelleri yeniden entegrasyon süreci için geniş kapsamlı bir kılavuz görevi görürken, müdahale modelleri sadece belirli problemleri hedef almaktadır (Ward ve Maruna, 2007). Risk – ihtiyaç – uygunluk modeli de bir iyileştirme modelidir ve belirli bir suçlu davranışının veya suçun etiyolojik teorisi değildir. İyileştirme faaliyetleri uygulayıcıları ve ceza infaz kurumları çalışanları için bir taslak görevi görmesi ve iyileştirme faaliyetleri için kılavuzluk etmesi amacıyla geliştirilmiştir (Bonta, 1996).

Risk kavramı

Risk kavramı zararlı durumların belirli bir zaman dilimi içinde ortaya çıkma ihtimalini tanımlamaktadır. Cezai adalet sisteminde bir kişinin kendisine veya diğerlerine zarar verme ihtimalini tahmin etmek amacıyla kullanılmaktadır. Risk faktörleri değişmesi ihtimali olmayan geçmiş suç yaşantısı gibi statik ve suça yaklaşım, duygudurum, madde kullanımı gibi zamanla değişkenlik gösterebilecek dinamik  faktörlerden oluşmaktadır.

Suç davranışı için belirleyici olan sekiz ana risk unsuru tanımlanmıştır: antisosyal tavırlar, antisosyal arkadaşlar, antisosyal davranış geçmişi, antisosyal kişilik özellikleri, evde sorunlu durumlar, işte veya okulda zorluklar, sorunlu gündelik aktiviteler ve madde kullanımı.

Risk prensibi kişilerin yeniden suç işleme riski ile uygulanacak müdahale ve tedavilerin niteliği ve yoğunluğunun uygunluğunun sağlanmasını öngörmektedir (Bonta, 2002).

Daha önce kullanılan tehlikelilik kavramının yerini risk kavramı almıştır. Tehlikelilik kavramı kişinin mizaç özelliklerinin değerlendirilmesini içerir. Kişi odaklıdır.  Risk değerlendirmesi ise olası sonucu belirlemeye, sonucun gerçekleşme olasılığını tahmin etmeye, sonucun gerçekleşme olasılığını arttıran ve azaltan faktörleri belirlemeye yarar.

Risk değerlendirmesi olasılığa bakarken, tehlikelilik ise bir kişisel özelliğin payını değerlendirir. Risk, kişi üzerine odaklanmaktansa çevresel faktörler üzerine odaklanmaktadır. Tehlikelilik, bir anlama ve açıklama içermez. Risk değerlendirmesi ise, açıklama çabasıdır.

Risk sadece bir olasılık değildir; bir inancı veya algıyı içerir; geçmişte ya da başka durumlarda ne olduğu üzerinden algılanan ya da tahmin edilen bir olasılık; geçmişteki olaylar ile tahmin yapılan durumun benzerliği üzerine kuruludur (Lowenkamp ve ark, 2006).

Bu haliyle risk kavramı, günümüzde tehlikelilik kavramının yerini almıştır (Andrews ve ark, 2005).

İhtiyaç kavramı

İhtiyaçları karşılanmayan kişiler zarar riski altında da olduğu için ihtiyaç ve zarar kavramları birbiriyle ilişkilidir. Maslow’un insan ihtiyaçları hiyerarşisi modeline göre insan davranışı fizyolojik ihtiyaçlar, güvenlik ihtiyaçları, sevgi/aidiyet ve statü/saygı gibi temel ihtiyaçların elde edilmesi uğraşısıyla şekillenmektedir. Risk-ihtiyaç-uygunluk modeline göre bu ihtiyaçlar kriminolojik olan ve olmayanlar olarak ikiye ayrılmaktadır.

Kriminolojik ihtiyaçlar antisosyal kişilik özellikleri, madde kullanımı problemleri, düşük problem çözme becerileri, dürtüsellik ve öfke kontrolü problemleri olarak sıralanabilir. Düşük özsaygı, finansal problemler veya depresyon gibi kriminolojik olmayan ihtiyaçların yeniden suç işleme davranışını azaltmada etkili olamayacağı iddia edilmiştir (Bonat ve Andrews, 2003).

İhtiyaç prensibine göre iyileştirme programlarının, değiştirildiğinde suç işleme davranışının azalmasına yol açacak olan dinamik kriminolojik özellikler üzerinde yoğunlaşması gerekmektedir (Bonta, 1996).

Uygunluk kavramı

Uygunluk,  kişinin çevresiyle etkileşimi üzerinden tanımlanmaktadır ve kişinin müdahalelerden faydalanabilme potansiyeli ve motivasyonu ile ilgili olduğu belirtilmiştir.

Uygunluk prensibine göre müdahale stratejilerinin kişinin öğrenme stili, bilişsel becerileri ve değerleri göz önünde bulundurularak yapılandırılması gerekmektedir. Her hükümlünün bireysel olarak değerlendirilerek; uygulamacı tarafından kişisel özelliklere ve içinde bulunulan duruma uygun müdahaleler belirlenmesi öngörülmüştür.

Uygunluk ile ilgili yapılan araştırmalarda uygulayan personelin empati kurma becerisi, uygun modelleme ve pekiştirme yapabilmesi gibi özelliklerin de iyileştirmeden kişinin faydalanabilmesini belirleyen etkenler arasında olduğu tespit edilmiştir (Ward ve Maruna, 2007).

Risk-İhtiyaç-Uygunluk Modelinin tanımı

Risk – ihtiyaç - uygunluk modeli; kişinin sosyal ve kişisel durumlarının, kişilerarası ilişkilerinin ve psikolojik faktörlerin etkileşim içine girerek modelleme, tekrarlama ve pekiştirilme yoluyla öğrenilen suçlu davranışına yol açtığı varsayımına dayanır. Risk – ihtiyaç - uygunluk modeline göre kişinin içinde bulunduğu çevrenin davranışı şekillendirmede güçlü bir etkisi bulunmaktadır ve bir kere suç işlendiğinde bu durum daha fazla suç işleme davranışını destekleyecektir (Ward ve Maruna, 2007).

Model, risk-ihtiyaç-uygunluk kavramlarını birleştiren şu üç prensibe dayanmaktadır:

  1. Daha yoğun bir şekilde iyileştirme faaliyetlerine ihtiyaç duyan orta ve yüksek risk seviyesindeki kişilerin tespit edilmesi
  2. Değişim için uygun hedefler olan kriminolojik ihtiyaçların belirlenmesi
  3. En etkili, kişinin motivasyonuna ve özelliklerine uygun müdahalelerin belirlenip uygulanması

Risk – ihtiyaç – uygunluk modeli değişik hükümlü grupları için risk değerlendirme ve müdahale teknikleri geliştirilmesi ile ilgili araştırmaların yürütülmesine olanak sağlamıştır.

Modeli oluşturan üç prensip de kapsamlı ve deneysel olarak geçerliliği ve güvenilirliği doğrulanmış, yapılandırılmış hükümlü değerlendirme araçlarının kullanımına ve yapılandırılmış iyileştirme faaliyetlerinin uygulanmasına dayanmaktadır (Ward ve Maruna, 2007).

Bu modele göre;

  • Kişiler suç işleme davranışına yatkınlık bakımından biyolojik, psikolojik, sosyal, kültürel, kişisel ve kişilerarası açılardan farklılık göstereceğinden sistemli bir şekilde değerlendirilerek risk faktörleri belirlenmelidir.
  • Riskin derecesi kriminolojik ihtiyaçlar ile paralel olarak değişkenlik göstermektedir. Risk faktörleri kişilerin ve içinde bulundukları ortamların münferit, ölçülebilir özellikleridir. Riskin tanımı ve kavramlaştırılması bireyci bir yaklaşım ile yapılmaktadır.
  • Düzenlenen iyileştirme faaliyetlerinin ana amacı hükümlüler tarafından toplum üzerinde oluşturulan tehlikenin düşürülmesidir. Ancak hükümlünün yüksek yararı da göz önünde bulundurulmalıdır. Kişilere insani muamele yapılması, uygulanan müdahalelerin bilinçli olarak hükümlüye zarar vermemesi ve profesyonel etik ilkelerini ihlal etmemesi gerekmektedir.
  • En önemli tedavi hedefleri araştırmalar tarafından ortadan kaldırıldığında yeniden suç işleme davranışını azalttığı tespit edilen ihtiyaçlardır.
  • Risk faktörlerinin veya kriminolojik ihtiyaçların belirlenmesi deneysel ve yargıdan uzak süreçler olmalıdır. Suç davranışının nedenleri ile ilgili bilgiler kullanılarak etkili müdahale programları oluşturulabilecektir.

Risk-ihtiyaç-uygunluk modeli, dünyada şu an ceza ve adalet sisteminde geçerliliği ile ilgili en çok araştırma yapılan iyileştirme faaliyeti modelidir. Risk yönetimi bakış açısı ve dinamik risk faktörlerinin iyileştirici yaklaşımlar kullanılarak değiştirilmesi anlayışının yaygınlığı da bu durumu ortaya koymaktadır. Tüm dünyada bu modelin cezai adalet mekanizmaları tarafından uygulanması yeniden suç işleme davranışının azalmasına ve daha güvenli toplumlar oluşmasına olanak sağlamıştır (Ward ve Maruna, 2007).

Risk-İhtiyaç-Uygunluk modelinin yeniden suç işleme ihtimali üzerinde olumlu bir etkisi olduğu ile ilgili kanıtlar şu şekilde sıralanmıştır:

  • Meta-analizi çalışmaları vakaların sınıflandırılmasında risk prensibinin kullanılması sonucu müdahaleler yeniden suç işleme riski yüksek olarak değerlendirilen hükümlülere uygulandığında, yeniden suç işleme ihtimali düşük olarak değerlendirilen hükümlülere uygulanmasından çok daha etkili olduğunu göstermektedir (Dowden and Andrews,1999).
  • Risk prensibi için elde edilen deneysel kanıtlar etnik özellikler, suç özellikleri veya toplum özelliklerine göre değişiklik göstermemektedir.
  • Meta-analizi çalışmaları aynı zamanda risk prensibinin etkililiğinin 20 yaşın altındakiler için yetişkinlerden daha fazla olduğunu göstermektedir (Andrews ve  Dowden, 2006).

Temel riskler ve ihtiyaçlar

Yedi temel risk/ihtiyaç faktörü ve bazı yan risk/ihtiyaç faktörleri Tablo 1’de belirtilmiştir  (Andrews ve ark., 2006).

Tablo 1: Temel risk/ihtiyaç faktörleri, belirtiler ve müdahale hedefleri

Temel risk/ihtiyaç faktörü

Belirtiler

Müdahale hedefleri

Antisosyal kişilik örüntüsü

Dürtüsel, maceracı, haz arayan, sürekli agresif ve hırçın

Kendini kontrol etme becerilerinin geliştirilmesi, öfke kontrolü öğretilmesi

Suça eğilimli tavırlar

Suçun akla uydurulması, kanunlara karşı olumsuz tutumlar

Topluma uyumlu tavırların geliştirilmesi, topluma uyumlu bir kimlik oluşturulması

Suç için sosyal ve çevresel destekleyici faktörler

Suçlu arkadaş çevresi, topluma karşı yararlı tutumlar içindeki diğer kişilerden soyutlanma

Suç yanlısı arkadaş ve çevrenin, topluma uyumlu arkadaş ve çevre ile değiştirilmesi.

Madde kullanımı

Alkol ve/veya uyuşturucu kullanımı

Madde kullanımını azalt, madde kullanımına alternatif oluşuracak aktiviteleri destekle

Aile/evlilik ilişkileri

Uygunsuz aile kontrolü ve disiplini, yetersiz aile ilişkileri

Ebeveyn tutumlarının öğretilmesi, sıcaklık ve ilginin arttırılması

Okul/iş

Düşük performans, düşük düzey tatmin

İş veya okulda çalışma becerilerini geliştir, okul ve iş ortamında kişilerarası ilişkileri destekle.

Topluma faydalı boş zaman aktiviteleri

Topluma faydalı boş zaman aktivitelerinde bulunulmaması

Topluma faydalı boş zaman aktivitelerine katılımın desteklenmesi, hobi ve sporların öğretilmesi

Risk – İhtiyaç – Uygunluk Modelinde Dikkat edilecek yönleri

İnsani muamele ve kişinin yüksek yararının gözetilmesinin iyileştirme faaliyetlerinin temel prensiplerden biri olması gerekirken, profesyonel etik ilkelerine bağlı kalınması yeniden suç işleme davranışının azaltılmasının yanında ikinci planda kalabilmektedir.

Modelin en önemli hedefinin, kişinin topluma karşı tehdit unsuru teşkil etmesinin önlenmesi ve suç işleme davranışının azaltılması olması; hükümlüyü de değişmek için motive edememektedir. Hükümlünün kendisi için anlamlı, tatmin edici ve sosyal olarak kabul gören bir yaşam inşa edebilmesi üzerinde de yoğunlaşmak gerekmektedir.

Hükümlünün terapötik açıdan gelişimi için gerekli olan anlamlı kişisel amaçların oluşturulması ve benlik gelişimi gibi kavramlar göz ardı edilebilmektedir.

Kriminolojik ihtiyaçlar, dinamik risk faktörleri ile eş tutulmakta ve kriminolojik olmayan faktörlerin müdahale hedefi olarak önemleri görmezden gelinerek risk kavramı ihtiyaçların önüne koyulabilmektedir (Ward ve Maruna, 2007).

Risk değerlendirmesi sonucu yapılan sınıflandırmanın uygulanacak müdahale programlarını belirlemesi her ne kadar etkili bir yöntem olsa da, düşük risk grubunda gözüken bir kişinin de işlevselliğini etkileyen, belirgin duygudurum ve ilişki çatışmaları gibi problemleri bulunabilmektedir. Bu kriminolojik olmayan ihtiyaçların karşılanmaması ilerde artan suç işleme davranışına ve daha yüksek risk seviyelerine çıkılmasına yol açabilmektedir. Aynı şekilde yüksek risk seviyesinin daha fazla sayıda ihtiyaç anlamına geldiği varsayımı her zaman doğru olmamakta ve kişinin ihtiyaç duyduğundan çok daha fazla sayıda müdahalelere maruz kalmasına neden olabilmektedir.

Her ne kadar uygunluk prensibi modelin bir parçası olsa da uygulanan standartlaştırılmış iyileştirme faaliyetlerinde elde edilmek istenen amaçlar sabit olup; hükümlülerin kişisel özellikleri, tercihleri ve salıverilmenin ardından yaşam koşullarının nasıl olacağı göz önünde bulundurulmayabilmektedir. 

Risk-ihtiyaç-uygunluk modelinden çıkan kanıtlar planların çoğunlukla suç işleme ile ilgili problemlere odaklanması gerektiğini göstermektedir. Ancak kişinin sosyal gereksinimleri, geçmiş deneyimleri, olgunluk düzeyi gibi diğer meselelerin anlaşılması müdahalelerin risk faktörlerine nasıl yaklaşacağının planlanması ve kişisel durumları göz önünde bulunduracak şekilde şekillendirilmesine olanak sağlayacaktır (Ward ve Maruna, 2007).

Örneğin, bir gencin belirlenmiş bir sağlık hizmeti ihtiyacı olması durumunda, bunun müdahale planında bir hedef olarak belirlenmesi uygun olmayabilir (çünkü bunun başka bir kurum tarafından ele alınması daha iyi olacaktır). Ancak, gencin bazı programları veya karar/hükmün diğer bileşenlerini tamamlama becerisini etkileyip etkilemediğinin dikkate alınması gerekebilir.

ÜLKEMİZDEKİ UYGULAMA

Risk-İhtiyaç-Uygunluk modelinin ilk uygulaması Adalet Bakanlığı ve UNICEF tarafından yürütülen Etkin Hükümlü Projesi çerçevesinde yer alan Bireyselleştirilmiş İyileştirme Programı kapsamında uygulanmaktadır. Bu amaçla oluşturulan Bireyselleştirilmiş İyileştirme Sisteminin temelini risk ihtiyaç değerlendirmesi oluşturmaktadır (Ögel ve Karadayı, baskıda).

Sistemde bu değerlendirme Yasalarla İhtilafa Düşen Çocuk ve Ergenler için Araştırma ve Değerlendirme Formu (ARDEF) ile yapılmaktadır. ARDEF aşağıdaki alt başlıklardan oluşmaktadır:

  • Suç Öyküsü
  • Yaşadığı Yer
  • Madde Kullanımı
  • Yaşam Tarzı
  • Ruhsal Durum
  • Düşünce ve Davranışlar
  • Ekonomik Koşullar
  • Ailevi Özellikler ve Aile İlişkileri
  • Eğitim ve Çalışma
  • Tutum
  • Psikososyal tarama

Web tabanlı oluşturulan bu sisteme bilgiler infaz koruma memurları ve psikososyal servis çalışanları tarafından girilmektedir. Saptanan risk ve ihtiyaçlara göre her çocuk ve ergen için bireyselleştirilmiş bir program uygulanmaktadır. Söz konusu proje halen 4 cezaevinde yürütülmektedir.

 

SON 0 YORUM Yorum Gönder