ana sayfa

| iletişim | eski ogelk.net |
Ara  
 

 
Ana Sayfa  » Akademik » Motivasyonel Görüşme » Yazılar-Çeviriler » Klinik psikiyatride Motivasyonel Görüşme PAYLAŞ  

Klinik psikiyatride Motivasyonel Görüşme

 

Motivasyonel görüşme bağımlılığın tedavisinde sıkça kullanılmaktadır. Bu yaklaşım “danışanın ambivalansını anlayarak ve çözerek değişime yönelik iç motivasyonunu arttırılmasını amaçlayan danışan merkezli bir yöntem” olarak tanımlanmıştır.

Yirmi yıl kadar önce bağımlılık tedavilerinin yüksek oranlarda yarım kalması William R. Miller ve Stephen Rollnick’in tedavi öncesinde, tedavi olmaya yönelik motivasyonu arttırmak için dört seansa kadar hazırlık seansları yapmalarına neden oldu. Daha sonrasında sadece kısa süreli motivasyonel görüşme yönteminin alkol kullanımını azaltmada diğer tedavi yöntemleri kadar etkili olduğu görüldü.

Bu sonuçlar motivasyonel görüşme yönteminin sadece esrar ve kokain gibi bağımlılık yapan diğer maddelerin kullanımının tedavisinde değil sağlık problemlerine neden olan diğer riskli davranışların değiştirilmesinde de kullanılmaya başlamasına yol açmıştır. Bu alanlar arasında düzensiz ilaç kullanımı, diyet ve egzersiz, korunmasız cinsel ilişkiye girmek, sigara kullanımı ve yeme bozuklukları yer almaktadır. Motivasyonel görüşmenin bu alanlardaki başarısı psikiyatrik tedavideki etkinliğini gündeme getirmiştir.

Motivasyonel görüşme nedir?

Motivasyonel görüşmenin temelinde 4 temel ilke bulunmaktadır:

1) Empati

2) Çelişkiyi vurgulamak

3) Özyeterliliği desteklemek

4) Dirençle dans

Empati tüm psikoterapi yöntemleri için gerekli olmakla beraber, motivasyonel görüşme yönteminin en temel kurallarından biridir. Sözel olan ve olmayan dinleme becerilerinin yanı sıra Carl Rogers’ın empati için tanımladığı yansıtıcı dinleme (reflective listening) kullanılır. Bu şekilde dinlenen danışan, tüm çabanın kendisini doğru anlamak adına yapıldığı yönünde bir algı geliştirir. Yansıtıcı dinleme becerileri motivasyonel görüşmenin ikinci kuralı olan çelişkiyi vurgulamak açısından da oldukça önemlidir. Danışanın değişime verdiği önem değişime ne kadar hazır olduğuyla yakından ilgilidir. Terapist danışanı dinleyerek şimdiki davranışlarıyla temel değerleri arasındaki çelişkiyi algılaması yönünde destekler. Bu şekilde seans ambivalansı çözümlemeye ve değişimi başlatmaya doğru ilerler.

Danışanın istenilen yönde değişim gösterebileceğine dair kendine olan güveni ve inancı temel konulardan biridir. Bu da üçüncü kuralın temelini oluşturmaktadır; özyeterliliği desteklemek. Terapist danışanın özyeterliliğini desteklemenin yanı sıra değişebileceğine dair kapasitesine tereddütsüz güvendiğini göstermelidir. Dirençle dans motivasyonel görüşmenin son kuralıdır ve bu kurala göre danışan direnç gösterdiğinde terapist danışanı problemleriyle yüzleştirmez. Motivasyonel görüşmeye göre direnç diğer psikoterapi yaklaşımlarından farklı olarak danışandan değil terapistten kaynaklanmaktadır. Motivasyonel görüşmeye göre direnç terapistin danışanın problem ve değişim algısına uygun olmayan müdahalelerden kaynaklanmaktadır. Bu durumun en çok danışan henüz problemini ve ihtiyaçlarını tam olarak algılayamamışken sunulan çözüm önerilerine karşı ortaya çıktığı gözlemlenmektedir. Bu durumda terapist çözüm sunmadan evvel danışanın problem farkındalığını yeniden gözden geçirmelidir. Direnci azaltmak için kullanılan bir diğer yöntem ise değişimin savunuculuğunu terapistin yapmayıp danışanı bu yönde teşvik etmesidir. Bireyin değişime yönelik kendi ifadeleri terapistin aktardıklarından daha etkilidir.

Literatür taraması

Motivasyonel Görüşmenin Etkinliğine Dair Çalışmalar

Alanda yapılan çalışmalar incelendiğinde motivasyonel görüşmenin bağımlılık dışındaki problem davranışların tedavisinde de etkili olduğu görülmektedir. 30 çalışmanın sonuçları değerlendirildiğinde motivasyonel görüşmenin bağımlılık ve madde kullanımı, diyet ve egzersiz konusunda orta derecede (etki alanı (effect size): 0.25’ten 0.57’e kadar) anlamlı bir etkisi olduğu belirlenmiştir. Buna ek olarak bu etkinin herhangi bir tedavi olmaması veya plasebo etkisinden daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bunun yanı sıra motivasyonel görüşmenin terapötik etkisinin zaman içindeki değişimine bakıldığında ise tedaviden 20 ila 67 hafta sonrasına kadar etkisini sürdürdüğü saptanmıştır.

Psikiyatrik Hastaları İçeren Çalışmalar

Psikiyatrik hastaları içeren çalışmaların bugüne kadar herhangi bir metaanalizi yapılmamıştır. Bu kapsamda 1996’dan bu yana gerçekleştirilen 30 çalışma seçilerek motivasyonel görüşmenin bu popülasyondaki etkinliği incelenmiştir. Bu alandaki çalışmaların dağınık olduğu ve metodolojik olarak bazı problemler içerdiği tespit edilmiştir. Buna rağmen çalışmalar özellikle üç alan için ümit vaat etmektedir; yatılı ve ayakta tedavi gören hastaların tedavi sürecine uyumu, alkol ve madde kullanımı ve ilaçlı tedaviye bağlılık

Tedaviye uyumla ilgili çalışmalar

Taburculuktan önce bir seans bile motivasyonel görüşme uygulanmasının ayaktan tedaviye devamsızlığı azalttığı görülmüştür. Ancak taburcu edildikten sonra uygulandığında böyle bir etkisi bulunmamaktadır.

Alkol ve madde kullanımıyla ilgili çalışmalar

Motivasyonel görüşmenin tedavi öncesinde motivasyonu düşük hastalarda etkili olduğu ancak motivasyonu yüksek hastalarda herhangi bir farka sebep olmadığı görülmüştür. Çift teşhisli hastalarda daha uzun ve yoğun şekilde motivasyonel görüşmenin gerekli olduğu tespit edilmiştir.

İlaç tedavisine uyum

Motivasyonel görüşmenin ilaçla tedaviye uyum konusunda etkili olduğu çalışmalarda gösterilmiştir. Psikoz tanısı almış hastaların ilaç kullanımına bağlı kalmasında motivasyonel görüşmenin etkili olduğu görülmüştür.

Diğer Araştırmalar

Alanda yapılan diğer araştırmalar motivasyonel görüşmenin diğer terapi yaklaşımlarıyla birlikte kullanıldığında daha etkili olduğunu tespit etmiş ancak hangi yaklaşımın oransal olarak daha etkili olduğu belirlenememektedir.

Şizofreni hastalarıyla yapılan bir çalışmada motivasyonel görüşmenin değişime hazır olmayı arttırdığı görülmüştür. Bunun yanı sıra birden fazla tanı almış hastalarda gerek grup gerekse bireysel uygulamada yataklı veya ayaktan tedavide motivasyonel görüşmenin uygulanabileceği öne sürülmektedir.

Madde kullanımı olan psikotik hastaların tedavisinde motivasyonel görüşmenin üzerinde bazı değişikliklerin yapılması gerektiği belirlenmiştir. Gerekli olan adaptasyon stratejileri daha basitleştirilmiş yansıtmaların kullanılması, sık tekrar ve motivasyonel görüşmenin süresinin uzatılması şeklinde önerilmektedir. Buna ek olarak motivasyonel görüşmenin yüzleştirmeye dayalı bir yaklaşım olmaması bu tekniğin şizofreni hastaları için uygun olmasının nedenleri arasında yer almaktadır.

İki Seansta Kalıcı Değişiklik? Bir Hipotez…

Motivasyonel görüşme değişime engel olan terapist davranışlarını en aza indirgemektedir. Motivasyonel görüşme bu yaklaşımın savunucularının deyimiyle “düzeltme refleksinin” bastırılmasına yardımcı olmaktadır. Düzeltme refleksi terapistin bilgisini kullanarak bir çözüm önerme eğilimidir. Değişime dair öneriler veya yönergeler özellikle hastanın probleme dair farkındalığının az olduğu durumlarda direnci arttırmaktadır.

Tanı üzerinde fazla durmakta motivasyonun azalmasına neden olabilir. Tedavi yönteminin belirlenmesi veya yönlendirme için oldukça gerekli olsa da tanı üzerinde odaklanma bazı durumlarda hasta ve terapist arasındaki ilişkiyi olumsuz etkilemektedir. Psikiyatrik bir etiketin beraberinde getirdiği damgalanma hastanın değişime hazır olması ve tedaviye uyum göstermesi açısından engel oluşturabilir. Kısacası motivasyonel görüşme yaklaşımı iki yaygın terapist tutumunun değiştirilmesinde etkili olmaktadır; uzman duruşu ve tanı kaygısı… Miller bu farklılığı “hasta için yapmak” yerine “hastayla birlikte olmak” şeklinde açıklamıştır. Bu bakımdan motivasyonel görüşmenin Kafka’nın “Öneri vermek çok kolay, insanları anlamak ise çok zordur” yorumuyla aynı doğrultuda olduğu söylenebilir.

Klinik Psikiyatri Üzerindeki Olası Etkisi

Motivasyonel görüşme yaklaşımı daha çok psikiyatrinin dışında gelişmiştir. Buna rağmen bazı kullanılabilir stratejiler ruh sağlığı alanında çalışanlar için faydalı olabilir. Bunlar:

  • Birden fazla tanı alan hastalar için bütünleştirilmiş bir yöntem
  • Tedaviye uyumda sorunlar olduğunda tedaviye bağlılığı arttıracak bir araç
  • Terapistin iletişim becerilerini geliştirecek bir yaklaşım olarak özetlenebilir.

Kaynak

Florence Chanut, Thomas G Brown, Maurice Dongier, FRCPC . Motivational Interviewing and Clinical Psychiatry. Can J Psychiatry. Vol 50, No 9, August 2005

 

 
 

Kişisel

Herkes için...

Akademik

web siteleri