Beslenme diyabetin ve yüksek tansiyon gibi diğer beraberinde gelen rahatsızlıkların önlenmesinde temel unsurlardan biridir. Bu bakımdan sağlıklı beslenmenin teşvik edilmesi diyabet eğitimcilerinin ve diyabet eğitiminin temelini oluşturmaktadır. Diyabet eğitimcilerinin ve diğer sağlık çalışanlarının beslenme eğitiminde karşılaştıkları en önemli zorluklardan biri yaşam tarzının değiştirilmesidir.
Diyet ayarlaması genelde bir takım davranışların bırakılıp (örneğin sigara içmek) yerine yenilerinin (örneğin spor yapmak) konulmasını içerir. Bu bakımdan hastalar davranış değişikliğine genelde belirli bir ölçüde ikilem veya dirençle yaklaşırlar. Eğitim ve bilgilendirmenin yeme alışkanlıklarının değiştirilmesinde gerekli ancak yetersiz bir yöntem olduğu görülmektedir, özellikle de değişime hazır olmayan hastalarda…
Motivasyonel görüşme son dönemde ortaya çıkmış ümit vaat eden bir yaklaşımdır. Bu model bireye odaklı, yüzleştirmeye yönelik olmayan bir yaklaşımdır ve hastaların ikilemi çözmelerine, direnci azaltmalarına ve yaşam boyu sürecek bir değişikliğe bağlı kalmalarına yardımcı olmayı amaçlar.
Motivasyonel görüşmenin temel ilkeleri:
Motivasyonel öğrenme ikilem çözülmesiyle değişime yönelik iç motivasyonun arttırılmasını amaçlayan birey odaklı bir yaklaşımdır. Bu model ilk olarak madde bağımlılığın tedavisi için geliştirilmiştir.
Bu modelin temelinde işbirliği, farkındalık ve bireysel otonomi için destek yer almaktadır. Bu yaklaşım odak noktasının “Ben seni değiştireceğim” değil “Eğer istersen değişmene yardımcı olabilirim” şeklinde olması bakımından diğer terapi yaklaşımlarından ayrılmaktadır. Motivasyonel görüşmenin temelinde 4 ilke yer almaktadır: Empati, çelişkiyi vurgulamak, dirençle çalışmak ve özyeterliliği desteklemek…
Empatik duruş hastaya saygı göstermek ve durumunu olduğu gibi kabul etmekle ilgilidir ve bu şekilde hasta kendini duyulmuş ve anlaşılmış hissederek seanstan ayrılır. Bu duruş için yansıtmalı dinleme becerilerinin kullanılması ve yargılama ve eleştirilerden kaçınılması gerekmektedir. Empati motivasyonel görüşmenin ortaya çıkmasında büyük bir yere sahiptir ve tüm seanslar boyunca kullanılması tavsiye edilmektedir.
Motivasyonel görüşmenin ikinci ilkesi danışanın davranışları ve hedefleri arasındaki mesafeyi ortaya çıkarmaya yöneliktir. Bu şekilde yaşam boyu sürecek bir değişiklik için gerekli motivasyonun temelleri atılır. Bu fark belirgin olduğunda içinde bulunulan duruma yönelik memnuniyetsizlik ortaya çıkar ve bu değişimin olabilmesi için gereklidir. Bu farklılığın ortaya çıkarılabilmesi için hastanın önem verdiği değerleri ve davranışlarının bu değerlerle nasıl çeliştiği üzerinde durulmalıdır. Birçok hasta bu farklılığın farkında olsa da aradaki mesafeyi belirginleştirmek ikilemin çözülmesinde önemli bir rol oynar.
Dirençlerle direkt olarak mücadele etmek değişikliğe yönelik motivasyonu arttırmakta işlevsel değildir çünkü hastada içinde bulunduğu durumu korumaya yönelik bir tutum oluşmasına neden olur. Motivasyonel görüşmesinin üçüncü ilkesi hastayı dirençle direkt yüzleştirmek yerine dolaylı olarak çalışmayı içerir. Dirençle çalışırken yeni bir bakış açısını hastaya empoze etmek yerine hastanın bu yeni yaklaşım üzerinde düşünmesi amaçlanır. Direnç ve ikilem davranış değişikliğinin normal bir parçası olarak algılanarak klinisyenin farklı yaklaşması gerektiğine işaret eder.
Motivasyonel görüşmenin dördüncü ilkesi özyeterlilik ya da diğer bir değişle hastanın değişime yönelik kendine olan güveni her durumda desteklenmelidir çünkü tedavi sonucunu belirleyen en önemli etkenlerden biridir. Klinisyenler hastanın özyeterliliğini geçmiş başarıların üzerinde durarak, başka hastaların başarı hikayelerini paylaşarak ve hastanın değişim potansiyeline olan inancını ifade ederek destekleyebilir.
Motivasyonel görüşme ve beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi
Alanda yapılan çalışmalar incelendiğinde beslenme eğitiminin yanında motivasyonel görüşme modelinin kullanılmasının beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesinde en az ortalama düzeyde etkili olduğu görülmüştür. Bu bakımdan sadece eğitim verilmesinden daha etkili olduğu öne sürülmektedir. Özellikle yağlardan alınan enerjinin azaltılmasında, sodyum alımının azaltılmasında ve meyve sebze tüketiminin arttırılmasında etkili olduğu görülmüştür.
Motivasyonel görüşme modelinin yapıcı bir danışmanlık ortamı yarattığı ve hastaların tedaviye bağlılığını arttırdığı görülmektedir. Yapılan çalışmalarda telefonda veya yüz yüze az sayıda motivasyonel görüşme seansının (ortalama üç seansın) kullanıldığı görülmüştür. Bu veri motivasyonel görüşmenin kısa ve farklı şekillerde uygulanabileceğini göstermektedir.
Motivasyonel görüşmenin yukarıda aktarılan etkilerinin yanı sıra beslenme alanındaki olumlu kazanımların sürdürülüp sürdürülemediği ve sağlık üzerindeki uzun dönemdeki etkisi net değildir. Hiçbir araştırma tedaviden sonra takip değerlendirmesinde bulunmamıştır. Buna ek olarak bu değişimlerin diğer kronik rahatsızlıkların önlenmesi gibi sağlığın diğer belirleyicileri üzerindeki etkisiyle ilgili çok az veri bulunmaktadır.
Kaynak
Jeffrey J. VanWormer and Jackie L. Boucher. Motivational Interviewing and Diet Modification: A Review of the Evidence. T h e D i a b e t e s E d u c a t o r Volume 30, Number 3 • May/June 2004
|