ana sayfa

| iletişim | eski ogelk.net |
Ara  
 

 
Ana Sayfa  » Herkes için... » Not Defteri » Ne yaptık ki? PAYLAŞ  

Ne yaptık ki?

 

Dün akşam yolda gördüğüm manzaralardan sonra gördüklerimi anlatmadan ve tartışmadan duramayacağım. Alkol ve madde kullanımının ülkemizde bir sorun olduğu herkesin dilinde. Önlem almak için de yarışıyoruz. Fazla bir ilerleme sağladığımız söylenemez ama…

Alkol kullanımı son yıllarda biraz inançlar açısından da gündeme geldi. Belediyelere ait bazı yerlerde artık alkol satılmıyor. Kırmızı sokaklar kuralları ortalığı karıştırdı. Olayın hem inanç boyutu dile geldi, hem de alkol bağımlılığının ve topluma getirdiği yüklerin boyutu konuşuldu. Tüm bu konularda samimiyetin ölçüsü muhakkak ki tutarlılıktır. İşte bu noktadan baktığımızda tutarlılığı ve dolayısıyla samimiyeti çok fazla tartışabiliriz.

Gelelim dün gece yaşadıklarıma. Bir parktan geçiyordum, İstanbul’un göbeğindeki bir parktan. Herkes çoluk çocuk parktaydı. O güne kadar sık sık gördüğüm bir tablo bu sefer gözüme battı. 4-5 yetişkin çimlere oturmuş, ucuz şarap şişleri ve bira kutuları da önlerindeydi. Az ötede aynı alemdeki (veya eğlencede!) üç kişi daha vardı. İçlerinden ikisinin hali perişandı. Belli ki yılların ve sokakların yaşlanmış veya yaşlanmış gözüken alkol bağımlılarıydı. Diğerleri ise, oldukça düzgün görünümlüydüler. Etrafa bir zararları yoktu. Hatta bazıları bira kutusunu ve şaraplarını siyah torbanın içine koymuş, oradan içiyordu.

Evet, kendilerinden başkasına zararları yoktu. Ancak böyle bir tabloyu alkolün çok yaygın olduğu Avrupa kentlerinde göremezsiniz. Her yerde alkol serbesttir ama sokakta içemezsiniz. İçtiğiniz zaman hemen polis uyarır. Yürümeye devam ettim. O an henüz çok fazla da durumdan etkilenmemiştim. Az sonra bir bakkala girdim. Bakkalda iki ergen (ki yaşları 14’ten fazla olamaz). Üçer bira aldılar. Bakkal da hiç düşünmeden sattı.

Bakkaldan da çıktım hala iyiyim. Ama az sonra duvarın kenarına oturup, bira içen yine aynı yaşlarda iki çocuk daha gördüm. Bu kadarı da fazla derken, son darbe de geldi. Güvenliği sağlamakla görevli iki polis oradan muhabbet ederek geçti. İşte o noktada bu yazıyı yazmaya karar verdim.

Bizim ülkemizde de aslında sokakta alkol kullanmak yasak. 18 yaşından küçüklere alkol satılması da yasak. Bundan haberi olmayan o iki polisi de hiç suçlamıyorum. Tüm bunlar bir politikanın parçası olabilir. Böyle bir kavram o polislere verilmediyse veya önemsenmiyorsa, onların da çocuklara bir şey demesini beklemeyiz. Polislerin bakkala hesap sormasını ise hiç bekleyemeyiz.

Ama kırmızı sokaklar yaratarak, alkol sorununa çareler ararız. Samimiyetle!

Hep merak ederim. Yılda kaç nalbur çocuklara tiner ve bally sattığı için ceza almıştır diye. Nalburların savunmasını ise, hiç bir zaman haklı bulamadım. Diyorlar ki, “ama hayatımız tehlikede, bu nedenle satıyoruz…”. Eczacıların hayatı da tehlikeye giriyor ama yeşil ve kırmızı reçeteli ilaçları nöbetlerde kapılarına dayanan bağımlılara canları pahasına satmıyorlar. Tabi ki onlar o reçetelerin hesaplarını düzenli olarak vermek zorundalar. Eczacıların çoğunluğunun kadın, nalburların ise erkek olduğunu düşündüğümde, her şey daha komik geliyor.

İstanbul, Ağustos, 2007

 

 
 

Kişisel

Herkes için...

Akademik

web siteleri