ana sayfa

| iletişim | eski ogelk.net |
Ara  
 

 
Ana Sayfa  » Herkes için... » Ruh Sağlığı » Fiziksel hastalıklarda ruhsal durum » Hipertansiyon ve Ruhsal Bozukluklar PAYLAŞ  

Hipertansiyon ve Ruhsal Bozukluklar

 

Prof. Dr. Kültegin Ögel

Hipertansiyon en sık rastlanan sağlık sorunlarından birisi. Son yıllardaki ilerlemeler sonucu  tedavisi hekim için önemli bir sorun değil. Ancak hipertansiyona eşlik eden ruhsal sorunların varlığı kimi zaman tedaviyi güçleştirmektedir. İşte bu yazıda bu konuya değinmeye çalışacağız. Öncelikle bazı araştırma bulgularından söz etmekte yarar olacağı inancındayız.

Hipertansiyonlu hastalarda panik atak görülme sıklığı %20 olarak bulunmuştur. Hipertansiyonu olmayan hastalarda bu oran daha düşük olarak saptanmıştır. Bu nedenle hipertansiyonlu hastalarda panik atak riskinin gözlenmesi gereklidir. Öte yandan panik atak belirtileri hipertansiyonun belirtilerine benzemektedir. Bu nedenle ayırım yapmak güçleşmektedir. Panik atak riskinin akılda tutulması hipertansiyonlu hastalarda bu bozukluğun atlanma riskini azaltacaktır.

Öte yandan yüksek kan basıncı ile anksiyete arasında bir bağlantı gösterilmiştir. 1389 hasta üzerinde Fransa’da yapılan bir araştırmada anksiyete skorları sistolik ya da diostolik kan basıncı yüksek olan hastalarda, daha yüksek olarak bulunmuştur. Yapılan analizlerde anksiyetenin doğrudan kan basıncını yükselttiği kanısına varılmıştır.

Depresyonun da kan basıncını etkilediği gösterilmiştir. Depresyon skorları arttıkça kan basıncı da artmaktadır. Sigara içmenin de kan basıncıyla bir bağlantısı saptanmıştır. Bu bulgular fiziksel nedenlerle olduğu gibi, ruhsal nedenlerle kan basıncında artış gözlendiğini ortaya koymaktadır.

Aleksitimi duyguları ifade etme ve yaşantılama güçlüğüne verilen isimdir. Bu tür kişiler duygularını ifade etmede yetersiz kalırlar. Bir çalışmada aleksitiminin hipertansiyonlu hastalarda sık görülen bir durum olduğu saptanmıştır.

Klinik uygulamalarımızda da kan basıncıyla ruhsal sorunlar arasından bir bağlantı olduğunu görüyoruz. Bu bağlantıyı birkaç yönlü açıklayabiliriz.

1.    Hipertansiyonu olan hastalarda anksiyete ya da depresyon görülme sıklığı fazladır

2.    Anksiyete ya da depresyon kan basıncında artışa yol açmaktadır.

Her iki durumda bize hipertansiyonlu hastanın tedavisinde ruhsal sorunları göz ardı etmemenin önemini göstermektedir. Her iki durumunda tedavideki önemi ayrı ayrıdır.

Hipertansiyonu olan hastanın genel ruh halini bir gözden geçirecek olursak, aslında hastada ortaya çıkan ruhsal sorunları değerlendirmek kolaylaşmaktadır. Bir kere hipertansiyonun kronik bir hastalık olduğunu hasta artık bilmektedir. Hiçbir zaman tam olarak iyileşmeyecek bu hastalığın kişinin yaşamına bazı kısıtlamalar getireceği açıktır. Kişi artık sürekli olarak ilaç kullanmak zorundadır. Nereye gitse ilaçlarını yanında taşıyacak, unuttuğu zaman bir şekilde onu edinecektir. Yaşamında sürekli beraber olacağı kalıcı bir değişikliğe ayak uydurmak zorundadır. Öte yandan bu ilaçların yan etkisine de katlanmak zorunluluğu ortaya çıkmıştır.

Tansiyon yüksekliği bir anlamda gençlik çağının bitişini de işaret etmektedir. Yaşlılık ve getireceği sorunlarla yaşamaya hasta hazır olmalıdır. Bu işaretin ciddi bir yanı da hipertansiyonun yol açabileceği diğer hastalıklara hazırlıklı olma gerekliliğidir. Genelde toplumda hipertansiyonun felç gibi çeşitli ölümcül hastalıklara yol açacağı bilinmektedir. Bu nedenle hipertansiyon bir anlamda ölümün habercisidir.

Bu noktada hastaya ruhsal açıdan yapılacak yardımın en önemli yanlarından birisi, ruhsal yardımın aynı zamanda hipertansiyon üstüne doğrudan olumlu etki yapacak olmasıdır. Nitekim birçok çalışmada özellikle antidepresan tedavinin kan basıncı üstüne olumlu etkilerinin olduğu gösterilmiştir.

Antidepresan tedavi hem anksiyete hem depresyon semptomlarını etkilediği için bu tür hastalarda yararlı olmaktadır. Ancak bu ilaçların her iki bozukluk için de etkilerinin yaklaşık bir ay sonra çıktığı ve tedaviye iyileşmeyi takiben en az altı ay süreyle devam edilmesi gerektiği unutulmamalıdır.

Anksiyolotik ilaçların da kan basıncı üstüne olumlu etkileri olmakla birlikte, bu ilaçların bağımlılık geliştirici etkileri göz önüne alınmalı, bu tip hastalarda düşük dozda kullanılmalı ve altı haftadan uzun süre kullanmamaya özen gösterilmelidir.

Kaynaklar

Davies SJ, Ghahramani P, Jackson PR, Noble TW, Hardy PG, Hippisley-Cox J, Yeo WW, Ramsay LE, Association of panic disorder and panic attacks with hypertension. Am J Med 1999 Oct;107(4):310-6

Jula A, Salminen JK, Saarijarvi S , Alexithymia: a facet of essential hypertension. Hypertension 1999 Apr;33(4):1057-61

Paterniti S, Alperovitch A, Ducimetiere P, Dealberto MJ, Lepine JP, Bisserbe JC, Anxiety but not depression is associated with elevated blood pressure in a community group of French elderly. Psychosom Med 1999 Jan-Feb;61(1):77-83

De Backer G, Myny K, De Henauw S, Doyen Z, Van Oyen H, Tafforeau J, Kornitzer M, Prevalence, awareness, treatment and control of arterial hypertension in an elderly population in Belgium. J Hum Hypertens 1998 Oct;12(10):701-6

 

 
 

Kişisel

Herkes için...

Akademik

web siteleri